Gökçen Koçan-Onsra Nar
Her ikisi de yalnız her ikisi yaralıydı.Tek fark Alparslan yara izlerini bedeninde taşıyorken Jülide kalbinde ruhunda taşıyordu.
Şehit olmuş bir annenin kızıydı Jülide annesinin kokusu ile bağdaştırdığı barut ile kan kokusunu daha çok solumak annesine yakın hissetmek için hep sınır ötesi askeri operasyonlara çıkan birliklere gönüllü doktorluk yapmayı seçmiştir.
Alparslan ise vatanını canından ötesinde gören arkasında gözü yaşlı kimseyi bırakmamak için hep yalnızlığı tercih etmiş kahraman bir yüzbaşı...
Hiç beklemedikleri birbirlerini tanımadıkları bir gece de tutkularının pesinden gitmeyi tercih ettiklerinde birbirlerinde kaybolduklarında bile bir daha hiç görüşmeyeceklerine emindiler.
Oysa kader onları tekrar karşılaştırdığın da inkar etseler de bu kez kopamayacaklarına içten içe ikisi de biliyordu.
Kitapta en çok savaşın ortasında bile olsa ikilinin birbirlerine söyledikleri iğneleyici sözleri bir şekilde yarım kalmış tartışmalarını, Jülide’nin hassas gibi görünüp demir gibi sağlam oluşunu, herkes Alparslan’ın karşısında selam’a dururken onun ne olursa olsun Jülide’nin gözlerinin içine bakışını sevdim.
Ve tabii ki Melih :) bahsetmeden geçersem çok büyük haksızlık olur.Her cümlesini kahkahalarla okudum diyebilirim...
Sevgiyle Kalın...
Benzer Haberler
Bir Hıdrellez Masalı
Naşit Özcan'ı Kaybettik
3 Mayıs Türkçülük Günümüz Kutlu Olsun
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü Kutlu Olsun
Sihirli Annem Hepimiz Biriz Filminin Çekimleri Tamamlandı
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu Olsun
Harry Potter Dizisinin Oyuncu Kadrosu Belli Oldu
400 Yıl Sonra William Shakespeare'in Bilinmeyen Sonesi Ortaya Çıktı